-
1 gebe
1) ( insan için) schwanger\gebe bırakmak schwängern\gebe kalmak schwanger werden2) ( hayvan için) trächtig\gebe kalmak trächtig werden -
2 gebelik
-
3 otlamak
-
4 otlanmak
-
5 pırlamak
-
6 arka
I s1) Hinterseite f, Rückseite f\arkada müzik çalıyordu im Hintergrund spielte die Musik\arkaya geçmek ( kuyrukta) sich hinten anstellenbir şeyi \arkada bırakmak etw hinter sich lassen; ( ölen kimseye göre) etw hinterlassenevin \arkasında bahçe var hinter dem Haus ist ein Garten, auf der Rückseite des Hauses befindet sich ein GartenMuğla'nın üç kilometre \arkasında drei Kilometer hinter Muðlabirine \arka çevirmek jdm den Rücken zukehrenbirine \arka olmak jdm den Rücken stärkenbirini \arkadan vurmak ( fig) jdm in den Rücken fallenbirinin \arkasından hinter jds Rückenbir şeyin \arkasını getirememek etw nicht bis zum Ende führen können\arkasından koşmak hinterherlaufenbir işin \arkasına düşmek [o takılmak] eine Sache verfolgen, sich hinter eine Sache klemmenbirinin \arkasına düşmek jdn verfolgen5) Rückenlehne f\arkasındaki giysiler çok eskiydi die Kleidung, die er (am Körper) trug, war sehr alt\arka bulmak sich Rückendeckung schaffen\arkası ol(ma) mak (keine) Rückendeckung habenbirine \arka olmak jdm Rückendeckung geben -
7 güm
I interj\güm! bum!, bums!kapı \güm diye kapandı die Tür knallte zu [o ins Schloss]kapıyı \güm diye kapattı er knallte die Tür zuII s -
8 meret
-
9 hak
hak1 <- kkı> Recht n; Gerechtigkeit f; Teil m, Anteil m; fig Lohn m, Belohnung f; Arbeit f, Mühe f, Einsatz m z.B. einer Mutter; richtig; recht;hak eşitliği Gleichberechtigung f;-e hak kazanmak das Recht erwerben (auf A); Recht bekommen; sich als richtig erweisen;-e hak vermek jemandem Recht geben;b-nin hakkını yemek jemanden übervorteilen; jemandem gegenüber ungerecht sein;hak yemez gerecht, anständig;-e hakkı geçmek jemandem Mühe machen;… hakkı için im Namen (G);Allah hakkı için im Namen Gottes;namusum hakkı için mein Ehrenwort!;hakkı ödenmez unbezahlbar;hakkı olmak Recht haben; das Recht haben (-e auf A); etwas zu bekommen haben;hakkı var er hat Recht; er hat ein Recht dazu;-in hakkından gelmek meistern (A); mit jemandem abrechnen, sich (D) jemanden vornehmen;hakkını aramak sein Recht verlangen;-in hakkını vermek ordentlich machen (A); jemanden gerecht behandeln;-in hakkını yemek jemanden benachteiligen;emek hakkı Vergütung f;emeklilik hakkı Recht n auf Ruhegeld;oturma hakkı Aufenthaltsberechtigung f; Wohnrecht n;tatil hakkı Recht n auf Urlaub;insan hakları Menschenrechte n/pl;yurttaş hakları (die) bürgerliche(n) Rechte n/pl;medenî haklardan istifade ehliyeti JUR Rechtsfähigkeit f;ne hakla? mit welchem Recht?hak2 <- kki> Gravur f; Gravierkunst f; Ziselieren n
См. также в других словарях:
hastalık sağlık bizim için — insan sağ, esen olabildiği gibi hasta da olabilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhtemel — sf., Ar. muḥtemel İhtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir. N. Ataç … Çağatay Osmanlı Sözlük
baht — is., Far. baḫt 1) Olacakların, kaçınılmaz olduğunu belirleyen ilahî iradenin insan için veya bir toplum için çizdiği hayat tarzı, kader, talih 2) Şans Ben Atatürk ü birkaç defa görmek bahtına erenlerdenim. H. Taner Birleşik Sözler bahtı açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olamaz — sf. 1) Olmasını önleyecek derecede güçlü engelleri bulunan, olanaksız, gayrimümkün Havada uçmak, eskiden insan için olamaz sanılırdı. 2) ünl. Hayret, şaşırma bildirmek için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevrik — sf., ği Çevrilmiş, dönük Bu gücün içeriye ve dışarıya çevrik belirtileri insan için hep yararlıdır. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
insaniçincilik — is., ği, fel. İnsanı evrenin merkezi sayan, bütün öbür yaratıkların insan için yaratılmış olduklarını söyleyen dinî nitelikli öğreti, antroposantrizm … Çağatay Osmanlı Sözlük
ontolojizm — is., Fr. ontologisme Tanrı bilgisinin insan için doğal olduğunu ileri süren kuram … Çağatay Osmanlı Sözlük
payını almak — 1) kendine ayrılanı almak İnsan için bunları bilmek, bunların seyrine dalmak, bunlarla yetinmek, bunlarla gülüp bunlarla sevişmek varken ve bu Tanrı ihsanı nimetlerden herkesin kendi payını alması kabilken... Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıgrıtmak — çiğnetmek; çiğneterek sertleştirmek; işte pişirmek (insan için) II, 333 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dünya malı dünyada kalır — insan öldüğü zaman malını öbür dünyaya götüremez, bu nedenle gerek kendisi için, gerekse hayır işler için para harcamaktan kaçınmamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
âlim unutmuş, kalem unutmamış — insan ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi aklında tutamayacağı için unutulmaması istenilen şey mutlaka yazılmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük